Her Türlü Duygunun Kabulü Mümkün Mü?

Duygular, yaşadığımız durumlara karşı tepki vermemizi sağlayan olgulardır. Duygularımızı göstermemizi, birbirinden ayırt etmemizi ve duygularınıza karşılık oluşturacak vücut reaksiyonlarımızı beynimizdeki ‘limbik sistem’ adındaki bir beyin yapısı yönetir. Günümüz popüler kültürü (evlat olsa sevilmez) üzüntü ve mutsuzluk halini ‘problematik bir duygu’ olarak etiketliyor ve insanları sürekli pozitif düşünme, pozitif davranma ve pozitif bir tutum sergilemeye bir nevi itiyor. Halbuki hayat dediğimiz bu güzel zaman dilimi her zaman toz pembe olamıyor. Ama üzülmeyin! beynimiz bunun farkında 🙂 Bu ‘negatif duygular’ başlığı altında geçen üzüntü, kızgınlık, sinir ve bıkkınlık hisleri beynimizi (haliyle bizi) kal, kaç veya sakın komutlarına hazırıyor. Sanılmasın ki beyin mutsuz olun diyor :). Harvard Tıp Fakültesinde yapılan nörobilim araştırmalarına göre yaşadığımız durumları ve buna dayalı olan anlık duygularımızı bastırmak, ve sadece pozitif olmak yerine hissedilen duyguları (pozitif veya negatif) yargılamadan kabullenmek bize bir sürü fayda sağlıyor:) Peki nedir bu faydalar? Duygularımızı olduğu gibi kabullenmek:

1.Hafızamızı geliştiriyor ve duygularımızı daha rahat kontrol etmemizi sağlıyor.

2.Bakış açımızı değiştirmemize ve empati yeteneğimizin artmasına yardımcı oluyor.

3.Sıkıntılı durumların bizde yarattığı anksiyete, stres ve kaygının azalmasına yardımcı oluyor.

4.Motivasyonumuzu ve sosyal yargı kabiliyetimizi arttırıyor.                                      Yani, beyin diyor ki: ‘Bu her dakika mutlu olun, eyvah! Aman diyim kaçın diğer duygulardan’ diye ortada dolaşan safsataları bir kenara bırakın, her duygunuzu yargılamadan kabul etmeyi öğrendiğiniz an zaten daha pozitif olacaksınız 🙂